Edebiyatın En Tatlı Anneleri
Bizi karınlarında taşımalarıyla başlayan hikayemiz doğar doğmaz onları kokularından tanımamızla devam etti. Küçükken az çektirmedik onlara, büyüyünce hep yüzümüz kızardı o muzurluklarımızı hatırladıkça. Annelerimizi yılın bir günü değil, ömrümüzün her günü çok sevdik ve sevmeye de devam ediyoruz. Ama madem yılın annelere adanmış bir günü var, o günde edebiyatın en güçlü, en korumacı, en sevecen ve en tatlı annelerini de hatırlayalım istedik. İşte edebiyatın en tatlı anneleri...
- Zeliha – Baba ve Piç
Başka türlü bir annedir Zeliha. Gençtir bir kere, deli doludur. Matraktır, pek öyle anneye de benzemez. Ama yine de, bütün bunlar Zeliha’nın Asya’nın annesi olduğu ve her ne kadar ona arzusu dışında hamile kalmışsa da Asya’yı çok sevdiği gerçeğini değiştirmez. Vazgeçmek mümkünken, vazgeçmek acısını dindirmek manasına gelirken, vazgeçmek en kolay çözümken vazgeçmez Zeliha.
- June – Damızlık Kızın Öyküsü
Televizyonun popülerliğine popülerlik kattığı hikayelerden biri de Margaret Atwood imzalı Damızlık Kızın Öyküsü. Hikaye doğurganlığın korkunç bir hızla azaldığı bir gelecekte geçince anneliğin kıymetinin de altı çizilmiş olur. Damızlık kızlardan biri haline getirilen June’un hayata tutunmasını ve bir gün kurtulmayı ümit etmesini sağlayan tek şey elinden zorla alınan kızına duyduğu özlemdir. Dualarında da hep kızı vardır: “Tanrım, ne olur beni unutmasına izin verme.”
- Ursula – Yüzyıllık Yalnızlık
Ursula sadece kendi doğurduğu çocukların değil, Buendia ailesinin tümünün annesi gibidir. Sanki içinde yaşadıkları evi ayakta tutan kiriştir Ursula. Gözleri görmese de, bedeni yaşlansa da ailesi ve çocukları için her daim oradadır. Ne zaman ki Ursula hayat sahnesinden çekilir; ev yıkılmaya, aile dağılmaya başlar.
4. Malorie – Kafes
Bu liste içinde sayılan anneler içinde kulağa en tuhaf geleni kuşkusuz Josh Malerman imzalı Kafes’in Malorie’si. Karanlık bir dünyaya çocuk doğurmak kolay değildir, hele Malorie’nin içinde yaşamak zorunda kaldığı dünyaya. Fakat Malorie yine de iyi bir annedir, o şartlar altında dahi çocuklarını korumayı, yaşatmayı başarmıştır. Ve her şeyden öte, çocuklarını çok sevmiştir Malorie, çocukları onun tek dostu ve ailesidir.
5. Catelyn Stark – Taht Oyunları
Taht Oyunları serisinin televizyona uyarlanmasıyla birlikte Stark ailesi de bir hayli popüler hale geldi elbette. Stark çocuklarının her biri bir yana dağılırken hikayeleri de çeşitlenir ve bizler çocukların hikayeleri kadar onları bir arada tutmaya ve korumaya çalışan anneleri Catelyn Stark’ın da maceralarına tanık oluruz. Tamam, kabul, Jon Snow’a biraz hırçın davranmaktadır ama özünde sevecen bir kadındır Catelyn Stark. Ama o da, tıpkı Molly Weasley gibi kaplan kesilir konu çocukları olunca.
6. Sevim – Yarım Kalan Bazı Aşklar
Tatlı sıfatını gerçekten de hak eden bir annedir Sevim. Sadece oğlu Arda’yı değil, Arda’nın etrafındaki herkesi de bağrına basar, sevme kapasitesinin sonu yoktur. Hayatta en çok oğlunu sevmiş, onu korumak için elinden geleni yapmış, Arda’nın tüm olumsuzluklara rağmen mutlu bir insan olmasını da o sağlamıştır.
- Feride Nizamettin – Çalıkuşu
Bir çocuğun annesi olmak için o çocuğu doğurmak gerekmediğinin ispatıdır Feride. Haşarı bir kız çocuğu iken kendini ücra bir köyde öğretmen olarak bulur, burada tanıdığı Munise’yi bağrına basar, evlat edinir Çalıkuşu. Feride’nin hayatının akışını değiştiren ilk kişi Kâmran ise, ikincisi de Munise’dir kuşkusuz. Çünkü Munise’den sonra haşarı çalıkuşu anne olmuştur artık.
- Oscar’ın annesi – Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın
Jonathan Safran Foer’in 11 Eylül olaylarının ardından kaleme aldığı bu romanda Oscar’ın peşinde, New York sokaklarında birçok maceraya atılır okur. Bir yandan da Oscar’ı gözetimsiz, başıboş bırakılmış ve ihmal edilmiş görür içten içe. İşin iç yüzü anlaşıldığındaysa Oscar’ın annesinin hakkı iade edilir adeta. Henüz okumamış olanlar için burada duralım ki keyifleri kaçmasın!
9. Mrs. March – Küçük Kadınlar
Meg, Jo, Beth ve Amy kardeşleri Küçük Kadınlar’ı okuyan herkes tanır. Ama nedense anneleri Mrs. March hep biraz gölgede kalmıştır. Oysa Amerika’da süren iç savaş sırasında, üstelik babaları da askerdeyken, çocuklarını sağ salim ve mutlu yetiştirmeyi başarmış bir annedir o.
10. Mina Owczyńska – Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı
Mina Owczyńska bu listedeki kurgusal olmayan tek karakter. Mina Owczyńska gerçekten de yaşadı. O Romain Gary’nin annesiydi ve Romain Gary’yi yazmaya yönelten de annesine duyduğu derin sevgi ve onu mutlu etme arzusuydu. Çünkü Mina Owczyńska’nın en büyük arzusu oğlunun bir sanatçı olmasıydı. Romain Gary genç yaşında, İkinci Dünya Savaşı’nda görev yaparken onu ayakta tutan da esasında çoktan hayatını kaybetmiş olan annesinin ölmeden önce yazıp oğluna gönderilmek üzere yakın bir arkadaşına teslim ettiği mektuplarıydı.
11. Louisa Banks – Geliş
Dr. Louisa Banks’ın çocuğuna duyduğu sevgiyi anlamak için hikayeyi, tıpkı hikayedeki uzaylıların dili gibi, adeta bir çember gibi düşünmemiz gerek. Çünkü ancak o zaman Louisa’nın yaptığı fedakarlığı gerçekten anlayabiliriz. Beraber ve mutlu geçecek birkaç güzel yıl için bir ömür acı çekmeyi göze almış bir annedir.
12. Selva – Nefes Nefese
Zor şartlar altında çocuk büyütmeye çalışan annelerden biri de Ayşe Kulin’in İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan bir kaçış hikayesini anlattığı Nefes Nefese’nin ana karakteri Selva’dır. Ölümün, kaybetmenin korkusunu iliklerine kadar yaşar Selva. Ve onları selamete ulaştıracağına inandıkları uzun tren yolculukları boyunca sadece kendi oğluna değil, yanına katılan ve anne-babalarını belirsiz bir karanlıkta bırakmak zorunda kalmış küçük dostlarına da kol kanat gerer her daim.
13. Molly Weasley – Harry Potter serisi
Konu annelik olunca Molly Weasley bir efsanedir. Tümü kızıl saçlılardan oluşan bu ailenin tam 7 çocuğu vardır. Anneleri Molly Weasley yumuşakbaşlılığı, evlatlarına düşkünlüğü ve tatlı-sert tavırlarıyla bizim annelerimiz gibidir. Ama bu turuncu saçlı, tatlı kadın konu evlatlarının yaşamı olunca gözünü de budaktan sakınmaz.
Yorum Yazın
Henüz hiç yorum yok :(
(6 years ago)
